Işık hızına ulaşmanın ya da ışık hızını geçmenin pratik olarak mümkün olup olmadığını denemeden bilemeyiz. Pratik olarak deneyemesek bile düşünce deneyi yapmakta her zaman özgürüz.
Önce pratik olarak gözleyebildiğimiz bir örnekten başlayayım; nükleer reaktörlerdeki suda saçılan elektronun hızı, ışığın sudaki bağıl hızını geçtiğinde, uçağın ses duvarını geçmesi gibi elektronda ışık duvarını geçer. Reaktör kalbinden dışarıya doğru saçılan elektronlar maviye kayma dediğimiz doppler etkisini oluşturur. Bu etkiye Çerenkov Işıması denir.
Düşünce deneyime gelince; ışık hızında giden bir gemide yakılan lambanın ışığı, güvertedeki gözlemcinin gözune erişmez çünkü o da ışık hızında gitmektedir. Gemi ışık hızına ulaştığı anda, gözlemci için görüntü donar ve gözlemci zaman durdu zanneder.
Gemi ışık hızını aştığındaysa artık geçtiği yerlerden yani arkasından - geçmişten gemideki gözlemciye ışık - bilgi gelmemektedir. Sadece gideceği yönden, önden - gelecekten ışık - bilgi gelmektedir. Oysaki insan sadece geçmişi bilebilir denir. Ancak geçmişten gelen bilgileri, içinde bulunduğu uzay - zaman sisteminin deterministik modeline yerleştirerek gelecekle ilgili öngörülerde bulunabilir. Işık hızını geçen gemideyse deterministik zaman oku tersine dönmüştür. Gözlemcimiz geçmişi ancak gelecekten gelen bilgilerle tahmin edebilir hale gelmiştir.
Dünya tayfasının gemisi evrense ve insanlar zamanın aktığını görebiliyorsa o zaman evrenimizin genişleme hızı ışık hızından yavaştır diyebiliriz. Fakat 2011 Nobel Fizik Ödülü sahipleri sayesinde artık biliyoruz ki evren artan bir hızla genişlemekte. Peki bu hız ışık hızına erişebilir mi?
CERN'de (Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi) evrenin sırlarını çözmek üzere deneyler yapan bilim adamları, maddeyi ışık hızında çarpıştırarak, temel yapıştaşlarında saklı bilgiye ulaşmak için çalışıyorlar. Maddenin sırrını çözmeye çalışan insanoğlu, maddeden oluşan evrenin sırlarına her geçen gün bir qubit daha vakıf oluyor.
Gemi ışık hızını aştığındaysa artık geçtiği yerlerden yani arkasından - geçmişten gemideki gözlemciye ışık - bilgi gelmemektedir. Sadece gideceği yönden, önden - gelecekten ışık - bilgi gelmektedir. Oysaki insan sadece geçmişi bilebilir denir. Ancak geçmişten gelen bilgileri, içinde bulunduğu uzay - zaman sisteminin deterministik modeline yerleştirerek gelecekle ilgili öngörülerde bulunabilir. Işık hızını geçen gemideyse deterministik zaman oku tersine dönmüştür. Gözlemcimiz geçmişi ancak gelecekten gelen bilgilerle tahmin edebilir hale gelmiştir.
Dünya tayfasının gemisi evrense ve insanlar zamanın aktığını görebiliyorsa o zaman evrenimizin genişleme hızı ışık hızından yavaştır diyebiliriz. Fakat 2011 Nobel Fizik Ödülü sahipleri sayesinde artık biliyoruz ki evren artan bir hızla genişlemekte. Peki bu hız ışık hızına erişebilir mi?
CERN'de (Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi) evrenin sırlarını çözmek üzere deneyler yapan bilim adamları, maddeyi ışık hızında çarpıştırarak, temel yapıştaşlarında saklı bilgiye ulaşmak için çalışıyorlar. Maddenin sırrını çözmeye çalışan insanoğlu, maddeden oluşan evrenin sırlarına her geçen gün bir qubit daha vakıf oluyor.